lundi 21 décembre 2009

Every Woman Kills The Thing She Loves


Gecen aksam, Moni Moni ve ben bir yere giriyorduk. Ben aslinda 17'yim seneye resmi olarak 18 olacagim. Moni, 90'li. Ama ben ultra feminen bir femme olarak (femme kelimesini bilen lezbiyenlere sevgilerim ile) kahverengi sortum, ugglarim, postishle belime kadar uzayan sari saclarim ve kipkirimizi rujumla iceri girdim ama siyah kumas pant, uzerine beyaz gomlek,kocaman gunes gozlugu ve kisa sacin altina siyah makyaj yapan sevgilime kimlik sordular!

Surekli yagmur yagiyor. Akil sagligimi kaybetmeme az kaldi. Yagmurdan NEFRET EDERIM. Moni, cok sever. Semsiye acmami istemedi ve bir kac adim acmadim ve beni cok tatli buldu. Bana bunu yapmanin öldürmekle ayni oldugunu soyledim bana "every woman kills the thing she loves" diye bir uyarlama ile cevap verdi! Umarim soguk noël yaklasirken hayatiniz mutlu geciyordur. Tanrim, Fransa'ya gidiyorum 2 gun sonra. Tam da sevgilimle cok yakinken mesafeler ayiriyor bizi.

vendredi 11 décembre 2009

Kimseyi kirmak istemem ama


Kimseyi asagilamak istemem. Ama kucuk beden sutyeni takip sonra asagi cekip daha sonra goguslerini kameraya iterek poz vermenin amaci nedir?
Estetik degil. Seksapel yok. Kaba olmak istemiyorum ve insanlari yargilamiyorum ama sacma.
Cuma aksami ve ben evdeyim. Alisilmis olmayan bir durum. Bir sekilde interntteyim ve arkadasimin facebook hesabinda insanlarin resimlerine bakiyorum. Cok tuhaflar. Rastgele bir kiz profilinde sok oldugumu soyleyebilirim. Neden siradan bikini giyen bir fotograf secmemis?
Babamdan christmasta victoria's secret'tan pijama, parfum istedim. Sonra suphelendim acaba uygunsuz bir marka mi hediye istemek icin diye ama neden olsun ki linjeri mi istedim? Sadece pijama, parfum.

Bugun annem okula gitti ve ogretmenlerimle gorustu. Bir kriz yasanacagini dusunmustum devamsizlik yuzunden ama oyle olmadi. Gayet iyiydi. Bugun Moni'ye disari ciktik bir seyler ictik ve evdeyim. Cok sikici. Ama sadece bugunluk. Cuma aksamim kotu olabilir ama buna cumartesi sabahimi eglenceli yapmak icin planladim.

Ve su anda yatagimdayim, bloglari check ediyorum. Yarin icin erken yatmam lazim gozlerimin altinda kocaman yastiklar olusabilir. Muhtesem bir aksam gecirin tavuklar!

samedi 5 décembre 2009

Tenis


Selam herkes!
Eve az once geldim ve yorgunum (hala). Dun aksam en yakin kiz arkadasimda kaldim, sicak ve samimiydi. Bu sabah eve donerken annemi aradim, herkes grippe porcin dolayisiyla cok iyi besleniyor bizim evde yemek pismiyor! Annem ve uvey babam disarida yiyorlar. Annemi aradim sebze istedim, yardimcimiz gelince yapar dedi. Umursamaz? Evet. Arkadasim ile hic uyumadik. Eve geldigimde oglene kadar uyudum.
Simdi daha az samimi tenis oynadigim kiz arkadasimdan bir sey geri almam lazim. O getirmeyi teklif etme kibarliginda bulunmadi!

jeudi 3 décembre 2009

Turkiye'ye dönus, yorgunluga merhaba.


Yorgunum, tekrar turkiye'ye ve okula dondum ve yapmam gereken 1000 tane is var. Christmas icin yeni bir sac yapmayi dusunuyorum cunku 24unde babaannemi ziyarete gidecegim. Her zaman oynadigimdan farkli bir yere tenis oynamaya gitmem lazim birazdan ama en yakin kiz arkadasim benimle gelmeyi reddetti (ordan nefret ediyor) o yuzden daha az samimi bir arkadasimla gidiyorum :(
Kanada'da solayuma girdim ve herkes bayildi! Christmas yaklastikc guzel gorunme stresim artiyor.
Hayatim duzensiz. Bir program yapmaliyim. Hem hicbir seye vakitim yok hem de kendime yok. PROGRAM! Yapmali miyim?
Simdiyse gidip tenis cantami hazirlamam lazim. Yorgunluktan resmi olarak öldum ve sevmedigim biriyle tenise gidiyorum. Cok guzel.

mardi 24 novembre 2009

Yuksek ucretli spa, COK YUKSEK!


Salut! Uyandım saat 7 ve uykum yok (JET LAG) ve harika bir hava var soguk ancak harika. Aptal gibi yataktan kalkamadım uzun sure. Valizime takıldı gozlerim. Valiz hazırlamak artik siradan bir sey oldu benim icin. Bir listem var ve hic cope atmiyorum, hep ona gore hazirlarim. Listem:

- Disfircasi, macunu ve ipi.
- Sac duzlestirici.
- Sigdigi kadar cok ayakkabi.
- Sicak ve soguga uygun giysiler.
- Iki mont bir cok kalin bir cok ince
- Bir suru corap ve linjeri
- Atki eldiven
- (yanima) para, pasaport, kartlar, makyaj esyalar
- NOTEBOOK
- Kamera ve ipod

Arkadaslarimin onlar istemedikleri zaman bile resimlerini cekiyorum cunku onlari uzun sure goremiyorum. Moni'nin resimleri hep yanimda ozlersem diye.
Kotu haber, dondurma mi yapti ne yapti bilmiyorum ama bademciklerim aciyor. Tum gun acidi ve hatta uykumda bile aciyi ruyamda hissettim. Berbat. Dunden beri kotuye gidiyor simdi kotulukte tavana vurdu iyilesmeye girer yakinda umarim. Zavalli ben kendime surekli caylar yapiyorum.

Dun de SPAya gittim otelin. Tabii ki extraya giriyor. Babamdan izin almadim. Bi paket onerdiler anlatildi bana ve begendim. Aromatherapi yuz masaji bir suru yag ile, yorgun el ve ayaklara masaj, manikur, pedikur, sebze ve diger detox yiyeceklerinden olusan ogle yemegi ve kisa bir masaj. Sonra gorevli 50 dolar extrayla masaj ister misin dedi bana. 50 dolar fark mı? Ben buraya ne kadar oduyorum ki elli dolar fark olsun diye dusundum ve bu sacmalik tam 375 KANADA DOLARIYMIS. Inanamiyorum. Babam kizmaz biliyorum ama bilmiyorum daha az bi paraya yuz bakimi manikur pedikur yaptirip kalan parayla alisverise cikip kucuk bir seyler alabilirdim. Gicik oldum cok. Off ne kadar fiyat tablosuna bile bakmayi dusunmedim. Daha once de cok spa'ya gitmistim ama bu kadar pahali degildi hicbiri. Bilmiyorum bunu haketmistim aslinda buna degerim. Otelde hep yalniz birakiliyorum babam is icin geldi buraya aslinda baska kanada sehrinde yasiyor. Burada benimle tanismak isteyen yabancilar haric aktivitem yok mecburen spaya girdim vakit gecsin diye. Simdi de bir gezinti yapmam gerekecek buralarda umarim bir yerler aciktir. Almam gereken seyler var.

dimanche 22 novembre 2009

Blogözden Öpücükler


Selam herkes! Çok az zamanım var ama uzun zamandır yazmıyorum bi şeyler karalamalıyım. Yataktayım uzandım bir otel odasındayım. Bavulları taşıyan adam çok flörtçü nefret ettim. Babam gece 1'den önce gelmez diye düşünüyorum. Yanımda patates cipsi, çikolata dondurma (evet bu mevsimde), ve sütlü çikolata var nefret etmem gereken ama etmedigim besinler. Kendime kizgin olacagimdan eminim butün o yağ ve calorie bombalarindan sonra, gun icinde. Dudagimda gereksiz bir cok kırmızı ruj var. Niye sürdüm bilmiyorum. Odaya girdikten sonra surdum, asilgan bavul taşiyici gormedi (iyi ki). Umarim otelin spor salonu güzeldir henuz gezmedim. Muhtesem olur eger oyleyse. Iyi geceler iyi uyuyun. Onceki yazilarimdaki yorumlar icin herkese cok tesekkur birilerinin beni okduğunu bilmek güzel. Markham, Ontario'dan herkese buket dolusu opucuk.

lundi 9 novembre 2009

Melankolik Gayler ve Yuksek Topuklar


Ikisi alakali degil tabi =) Biseksüel arkadaşım son zamanlarda çok üzgündü. Flirt ettiği biri vardi gay olan ama hiç çıkmamışlar, çünkü gayler çıkmazmış (!). Bunu resmiyete dökmeyi sevmezlermiş. Ama arkadaşım ortada bir teklif olmasa bile bağlı kalacağını düşünmüş ama kalmamış yani onunla flirt ederken başkasıyla da etmiş. Zaten flörtü çok yakışıklıymış ve ilgiden şımarmış biriymiş. İnsanlara böcek gibi davranırmış (ne mükemmel bi sevgili seçimi). Cok uzuldu arkadasim ve ondan sonra kendinden 10 yas buyuk biriyle konusmaya basladi sonra konustugu adam onlara guzel bir aksam icin otel odasinda yer ayirtmis. Arkadasim aslinda ekmeyi planlıyormus ama otel gercekten pahali bir yer (en pahalilardan!) olunca ekme ihtimali zorlaşmış. Ne yapmış bilemiyorum. En son şehir dışına kaçmayı düşünüyordu bi hafta sonluğuna.

Hiç arkadaşlarınızla karşılaştıralamayacak kadar yüksekte olduğunuzu düşündünüz mü?
Muhtemelen siz de benim o kadar yüksek topuklarla yürüdüğümde ne hissettiğimi merak ediyorusunuz. Ayakkabılari seviyorum. Onlar hayatimi daha iyiye goturuyor. Beni guzellestiriyor. Güzellestiğim zaman iyi hissediyorum. Topukluyla her zaman guzel olabiliyorum.

Cok fazla insan var soyle diyen "ben zaten 175'im bu topuklar beni cok uzun gösterir!!" veya "cok kadınsı olurum". 180'e yakın biri olarak söyleyebilirim ki hiçbir zaman cok uzun oldugum soylenmedi topuklularla. Kimse kadınsı olduğu için de ölmedi. Topuklular sadece kısalar icin degildir tavuklar. 15 cm topuklu bende ne kadar kotu durursa (ama durmaz :) 150lik kizda da o kadar kotu durur. Herkes bacaklarımın inceliğini sorar, bacaklarım ince değil, topuklarım yüksek!! Ama tabi ne giydiğinizle mutlu olmanız da önemli ne kadar güzel durursa dursun iyi hissetmiyorsanız giymenin anlamı yok. Bir de yürüme olayi var ama basarabilirsiniz deneyin. Topuklarin buyuklugune gelince, 10-14 cm seviyorum. Gercekten iyi hissediyorum o ölçüde.

mercredi 4 novembre 2009

Arkadaşımın Babasının Sevgili Dostu, sevgilisi ve dostu.


Ben, biseksuel arkadasim, biseksuel arkadasimin en yakin arkadasi ve onun sevgilisiydik. Biseksuel arkadaşım RDS'nin en yakın arkadaşından nefret ederim. O doğal sarışındır ama benim saçlarım ondan daha açık olduğu için beni çekemez. Sığ aptal. Sevgilisi de ona yakışır sığlıkta. Parasından başka bir şeyi olmayan bir aptal. Bana utanmadan "sen neden konuşmuyorsun güzel kız" dedi. Basit bi iltifattan fazla olduğunu biliyordum. APTAL. YAVŞAK. Ben de "baban napıyor italyada" dedim. O da "o şimdi dostuyladır, biraz dinlensin gelir.". Biseksuel arkadaşımın arkadaşı sevgilisinin bu lafına kahkaha attı. "Ne var bunda?" diye biseksuel arkadaşıma baktım. Gözlerini kocaman açarak bana baktı. Sorumu sesli tekrarladım. "Komik olan ne" dedim. Biseksüel arkadaşımın beyinsiz kız arkadaşı, hahahaahah anlamadın mı, dedi. Tam ordan kızın sevgilisi "metresi canım metresi" dedi. Şok oldum. "Pa-pardon..." dedim. Önemli değil deyip bir kahkaha attı. Etrafımdaki herkes gülme durumunda sanki çok kkomik bir adamın karısını aldatması. Kendimi tutamadım, "bu durumdan çok mutlusun sanırım" dememle birlikte biseksuel arkadaşımın tekmesini bacağımda hissettim. Yüzüne baktım, beni öldürcek gibi bakıyordu. Kızın sevgilisi "Yok da olur mu öyle bi ömür aynı hatunla gerçi ben bebeğimle ölümüne birlikteyim" deyip kızın dudağından öptü. Sadece hafifçe gülümsedim ve gözlerimi uzaklara kaçırdım, şehrin derinliklerine.

30 dakika sonra biseksuel arkadaşımın gazabıyla karşılaştım. "Sana ne insanların evlilik hayatından? Gülüyorsa mutludur" dedi. Ne saçma. Eğer onların bozuk bi evliliği varsa ve bundan sadistçe zevk alıyorsa beni suçlu mu yapar bu durum? Bazen insanları anlamakta zorluk cekiyorum.

dimanche 1 novembre 2009

Halloween Sonrası


Dün Halloweendi. Umarım korkunç bi gece geçirmişsinizdir! Korkudan titremeliydiniz. Dün aynı zamanda bir arkadaşımın doğum günüydü. Çok fazla kostüm vardı...Michael Jackson'dan sumo güreşçisine kadar... Monique'im bile oradaydı (kedi kadındı) . Ama arkadaştan daha fazla samimi olamadım onunla çünkü henüz insanlar bize, biz fikrine, hazır değil. Olabildiğince çoğuyla fotoğraf çekmeye çalıştım. Herkesi hep birlikte görmek güzeldi.

Parti bittiğinde kızlarla arkadaşımızın doğumgününü kutlamak için bir bara gittik. Aslında o kızları tanımıyordum, doğumgünü olan kızla da pek yakın değildim ama yine de çok eğlendim. Çok seviyorum hepinizi!

Ben bi baseball kızıydım. İstediğim kadar güzel olamamıştım ama hiç fena değildi. Dışarı çıkıp üzerime bir arkadaşımın hırkasını giyince baseballcu değil de daha çok gece çıkıp da hesab ödemek istemeyen kızlar gibiydim. Ve dün gece hava inanılmaz soğuktu. Etek resimdeki kadar olmasa da ondan çok az daha uzundu ve mavi pileli ve kabarıktı aynı o model. O kısa etekle dondum... Kahretsin... Aslında hep gidebildiğim kadar sıradan bir partiydi sonrasında bar da normaldi. Umarım siz de dün gece benim aldığım kadar kalori almışsınızdır!! Bugün, yine hava çok soğuktu, hayatımla birlikteydik. Dün gecenin kritiğini yapmamaya çalışıyordum ama kendimi yaparken buldum ve Moni dedikodudan nefret eder. Farkedince hemen sustum.

Gecenin en eğlenceli kısmı biseksüel arkadaşım Rainy Day Sunshine'ın (hep aynı arkadaş ismi değişiyor sadece) onunla tanışmak isteyen asyalı kıza (ingilizce ama çeviriyorum) "Ben video oyunlarındaki NPCler gibiyim. Görebilirsin ama konuşamazsın" demesi. Hahahahahahahaha. Bunu kaydettim.

samedi 31 octobre 2009

Şansa ihtiyacım var.

Büyük gece. 1'e kadar izinliyim ve şimdi evden çıkıyorum eğer bunu okuyorsanız bana şans dileyin. Hepinizi seviyorum.

vendredi 30 octobre 2009

Kötü Bir His ve Sonrası

Merhaba herkes! Bugün evdeydim, kötü bi hisle uyanmama rağmen. Ama bunu avantaja çevirdim. Geçen haftalarda iyi bir kız oldum ve okula gittim bu iyiydi. Bugün cadılar bayramı öncesinde kalktım veeee dünyanın en uzun yürüyüşünü yaptım. Muhteşemdi, güneş ve tüm o sarı yapraklar.

Şimdiyse az önceduş aldım, giyindim ve yumurta yapıyorum (ama sadece beyazını yiyorum). Muhteşemler. Bugün hiç ders çalışmadım, ne zaman çalıştım ki? Hah. Bir kaç mail cevapladım, bir kaç yüz tanecik. Herkese cevap vermeye çalışıyorum. Bu arada kendime bir kokteyl yaptım evet saat daha öğlen iki buçuk ama sadece istedim onu. Bugün rahatlamak istiyorum. Akşama belki Monique'le çıkarım; çok mutluyum bu ara.

jeudi 29 octobre 2009

Halloween



Sonbahar, ve neredeyse halloween. Aslında 3 günden az kaldı onu kutlamamazı. Bir baloya davetliyim ve kafamda bir problem vardı. Ne olucam? Aklım bir şeyler beliriyor aslında; hintli kız, kedi kadın, barbie (bunun için kıyafet giymeme gerek yok ne yazıkki) ya da disney karakterleri. Ama gereçkten kararsızım. Kesinlikle ve kesinlikle saçımı boyayamam ve kestiremem veya vücudumun bir yerini boyayamam!! Bana şans dileyin tavuklar. Hepinizi seviyorum.

vendredi 23 octobre 2009

Seni seviyorum

Mutluluk. Evet bu duyguyu seviyorum. Karnımda kelebekler ucmasını seviyorum. Nedensiz gülmeyi ya da uzun bir günün ardından uzun bir uyku uyumamı sağlayan kişiyi. Sanırım bunlar güzel ve hepsi senin sayende. Seni seviyorum.

mercredi 21 octobre 2009

Eğer yakınlarda yeteneksiz 2 kızın şarkı söyledğini duymuyorsan kendini şanslı say, haha.

Gerçekten uzun bi hafta geçirdim ve bu yüzden yazmaya fazla vakit bulamadım! Üzgünüm :(

Herneyse... Harika vakit geçirdim eğer merak ettiyseniz. Cumartesi, küçük gezintiye çıktım ve gecenin geri kalanında MK'e uğradım ve birlikte tembellik yaptık (evet tam olarak yaptığımız buydu!).
Pazar günü annem ve ben eski bi arkadaşa gittik. Gerçekten çok büyük bahçesi olan bi evde yaşıyodu ve arabasını yıkamakta zorlandığını söyledi. Normalde bu tarz işlerden nefret ederim ama bana salak muamelesi yapmadığı için ondan hoşlandım ve yardım etmeyi teklif ettim. Bir kaç saat orda kalıp, araba yıkama ve harika bi öğle yemeğinden sonra MK'e uğradım ve uğrarken yanımda bi DVD götürdüm. Harikaydı her ne kadar adını unutsam da!! :D
Sanki çok özet bi blog yazmışım gibi geldi ama lala... Bugün okuldaydım sonra da kitchenettee gittim bir kaç arkadaşımla. Orayı gerçkten seviyorum ve hiçbir şeye para ödemek zorunda kalmadım. Bu durumu da seviyorum!! Yanlışlıkla bi kolayı devirdim çok utanç vericiydi ama kimsenin üzerine dökülmedi. Kapıdan içeri gireli çok olmadı ama çıkmam yakındır. Monique'le koşuya çıkıcaz sora onlara uğrayıp şarkı söyleyip komşuların kafasını ütüleyeceğiz. Eğer yakınlarda yeteneksiz 2 kızın şarkı söyledğini duymuyorsan kendini şanslı say yada sadece eğlenmenize bakın!

mercredi 14 octobre 2009


"Neden Twilight'ı Fransa'dan istedğini hiç anlayamadım."

"Anlaman gerekmiyor zaten. Ama bilgin olsun diye söylüyorum. Fransızca altyazı olayı güzel" dedi.

Açık olan pencereye doğru yürüdüm. Gözlerimi kapattım ve rüzgarın sarı saçlarımı geriye atmasına izin verdim. Sonra da dışardan bakan birine fazla masum görünebileceğimi düşünerek bu görüntümden rahatsız oldum. Yağmur başlamıştı. Ağzımdan tek bir kelime çıktı. Monique.

(par paranthese, Monique benim hayatımın aşkı değil. Çünkü Monique benim hayatım. Türkiye'de yaşayan bir Fransız olan Monique aynı zamanda MK'nin eski sevgilisi).

"Nolmuş ona?" dedi MK arkamdan. "Neden ayrılmıştınız?" dedim.

"Yine mi başlıyoruz Nevaeh? Yine mi? Daha kaç kere söylicem. Prensip olarak eski ilişkilerim hakkında konuşmuyorum! Senin eski sevgilin senin hakkında orda burda konuşsa bir daha onla kimse çıkar mı? ÇIKMAZ!"

Bazen Midnight Kiss'in gözlerine bakamıyorum. Özellikle sinirliyken...Sanki bakışları beni delip geçiyor. Gözlerim doldu istemsiz. "Yapma ama bunu konuşmuştuk sana söyliceklerimi söylemiştim. İkinizin çok ortak noktası var ve çok yakışıyorsunuz. Geçmişi unut! İnan bana gayet sıradan bir sebepten ayrıldık korkunç bir şey yok! Sadece düşünme...düşünme.." aradan 10 saniye geçmeden "ve seni yalnız bırakmam lazım artık."

"Aarh ben de neden hala burdasın diye düşünüyordum? Yoksa bu akşam bi gay bar planın yok mu?"

"Hayır, hastayım lanet olsun. Beni mükemmel görüyolar ve öyle kalmalıyım hasta gidemem."

"E peki niye şıksın? Yoksa şu almandan çocukla mı..."

"Hayır hayır..."

"Neden?"

"Bir arkadaşımla ama sadece bir arkadaşımla dışarı çıkıcaz ve bişeyler içicez hepsi bu."

"Anladım"

Gözlerime baktı, bu kez bakabiliyordum.

"Sen iyisin değil mi?"

"Tabii"

"Eğer değilsen unutma ki mutsuzluk ciddi bir sorundur

"Teşekkür ederim antidepresansız geçirebilceğim bir akşam"

"Peki gitmem lazım merci pour les cadeaux."

ve gitti. Bilemiyorum. O ve Monique farklılar. Midnight Kiss; tümsekli, çok yoğun, tutkulu ve duygularını uç noktalarda yaşamayı sever. Monique; düz, doğrudan, dürüst, asi. Ama ortak bir noktaları var. İkisi de sert. Hem de çok. İkisi de hayatı bir savaş alanı olarak görüyor. Kim bilir, belki de bu savaşta birbirlierini de rakip olarak gördüler ve yolları ayrıldı. Belki...ama bu hiç yeterli değil.

Emin olduğum bir şey varsa Monique'e duyduğum aşk. Şimdi farkettim pazardan beri görüşmüyoruz. Pazar sokak ortasında az kalabalık bir yerde hiçkimseye aldırmadan beni öptü. Onu bana bu heyecanı yaşattığı için, onu o olduğu için seviyorum.

mardi 13 octobre 2009

Bir telefonla uyandım!! Arayan Midnight Kiss (evet adını değiştirdim eskisinden nefret etmişti)'ti. Erkek olan biseksüel arkadaşım. O bu beyinsiz erkekler arasında bir ışık benim için. Telefondaki ses "Sana mesaj attım 2 tane!! Öldün mü?" diyordu. "Ne diyorsun ya? Saat daha...saat 12 mi?!?!" lanet olsun daha ilk aydan devamsızlık. Bu hiç iyi değil. Telefondaki ses "Evet, bizach. Akşam 16'da bana getirdğin çikolataları almak istiyorum gelip, uygun musun?". Çıkarcı aptal ama onu seviyorum (: "Uygun muyum bilmiyorum ya beynim daha açılmadı" Kafamdaki düşünceler: saat 12 annem ve üvey babam evden çıktı ve ben uyumaya devam mı ettim? Ki üvey babam biraz gürültücüdür. Aman tanrım dedim, uygunum ya gel. "Sonra da bir şeyler yapalım mı çıkıp?"... Düşün düşün düşün, kahretsin! "Bugün olmaz inanılmaz işim var.". "Kötü bi yalancısın!! Ama yine de uğrayıp senden siparişlerimi alıcam" deyip bir kahkaha attı telefondaki ses. Zaten siparişlerin olmasa beni arayacağın yok, şehre döndüm 1,5 hafta oldu ve buluşmak istemedin; dedim. "Öyle olmadğını biliyorsun aptal." dedi ve bir sinirlenme potansiyeli gördüm onda. Uzatmadan "Tamam kaltak" dedim. "Bekle beni sarışın" dedi. Saat 15:04 ve onu bekliyorum. Muhtemelen bir hikayeyle gelir. Onun her zaman anlatacak bir şeyleri vardır. Gerçekten çok sıradışı ve heyecanlı bir hayatı var (benimkinden bile!). İlk blog için fena değil ha? Okumaya devam edin tavuklar!