mercredi 14 octobre 2009


"Neden Twilight'ı Fransa'dan istedğini hiç anlayamadım."

"Anlaman gerekmiyor zaten. Ama bilgin olsun diye söylüyorum. Fransızca altyazı olayı güzel" dedi.

Açık olan pencereye doğru yürüdüm. Gözlerimi kapattım ve rüzgarın sarı saçlarımı geriye atmasına izin verdim. Sonra da dışardan bakan birine fazla masum görünebileceğimi düşünerek bu görüntümden rahatsız oldum. Yağmur başlamıştı. Ağzımdan tek bir kelime çıktı. Monique.

(par paranthese, Monique benim hayatımın aşkı değil. Çünkü Monique benim hayatım. Türkiye'de yaşayan bir Fransız olan Monique aynı zamanda MK'nin eski sevgilisi).

"Nolmuş ona?" dedi MK arkamdan. "Neden ayrılmıştınız?" dedim.

"Yine mi başlıyoruz Nevaeh? Yine mi? Daha kaç kere söylicem. Prensip olarak eski ilişkilerim hakkında konuşmuyorum! Senin eski sevgilin senin hakkında orda burda konuşsa bir daha onla kimse çıkar mı? ÇIKMAZ!"

Bazen Midnight Kiss'in gözlerine bakamıyorum. Özellikle sinirliyken...Sanki bakışları beni delip geçiyor. Gözlerim doldu istemsiz. "Yapma ama bunu konuşmuştuk sana söyliceklerimi söylemiştim. İkinizin çok ortak noktası var ve çok yakışıyorsunuz. Geçmişi unut! İnan bana gayet sıradan bir sebepten ayrıldık korkunç bir şey yok! Sadece düşünme...düşünme.." aradan 10 saniye geçmeden "ve seni yalnız bırakmam lazım artık."

"Aarh ben de neden hala burdasın diye düşünüyordum? Yoksa bu akşam bi gay bar planın yok mu?"

"Hayır, hastayım lanet olsun. Beni mükemmel görüyolar ve öyle kalmalıyım hasta gidemem."

"E peki niye şıksın? Yoksa şu almandan çocukla mı..."

"Hayır hayır..."

"Neden?"

"Bir arkadaşımla ama sadece bir arkadaşımla dışarı çıkıcaz ve bişeyler içicez hepsi bu."

"Anladım"

Gözlerime baktı, bu kez bakabiliyordum.

"Sen iyisin değil mi?"

"Tabii"

"Eğer değilsen unutma ki mutsuzluk ciddi bir sorundur

"Teşekkür ederim antidepresansız geçirebilceğim bir akşam"

"Peki gitmem lazım merci pour les cadeaux."

ve gitti. Bilemiyorum. O ve Monique farklılar. Midnight Kiss; tümsekli, çok yoğun, tutkulu ve duygularını uç noktalarda yaşamayı sever. Monique; düz, doğrudan, dürüst, asi. Ama ortak bir noktaları var. İkisi de sert. Hem de çok. İkisi de hayatı bir savaş alanı olarak görüyor. Kim bilir, belki de bu savaşta birbirlierini de rakip olarak gördüler ve yolları ayrıldı. Belki...ama bu hiç yeterli değil.

Emin olduğum bir şey varsa Monique'e duyduğum aşk. Şimdi farkettim pazardan beri görüşmüyoruz. Pazar sokak ortasında az kalabalık bir yerde hiçkimseye aldırmadan beni öptü. Onu bana bu heyecanı yaşattığı için, onu o olduğu için seviyorum.

Aucun commentaire: